Ana içeriğe atla

'Koronavirüs ve Göçmenler' raporu 05.04.2020

Korona günlerinin mağdur kesimlerinden biri de hiç şüphesiz ki göçmenler. Hele ki evlerinde ol(a)mayan, sınırlarda, göç merkezlerinde, kamplarda bulunanlar açısından olduğu kadar, evlerinde oldukları halde çalışma imkanları olmayan, hastaları bulunan, geçim imkanı bulunmayıp muhtaç halde olanların durumu daha da zor. Dile kolay, dört milyon civarı insandan söz ediyoruz ve bunların önemli bir kısmı toplumun dezavantajlılar katmanında.

 

Bugünlerde özellikle irili ufaklı sivil yardım kuruluşlarının -kendi canlarını da riske ederek- ortaya koydukları çabalar gerçekten takdir edilesi. Ancak bazen onların da yetersiz kaldıkları çok fazla örnekle muhatabız. Geçenlerde partimiz kurucularından Fatma Aydın Ataş hanımefendinin haber alıp yanlarına koştuğu down sendromlu çocuklarının da olduğu bir ailenin durumu içler acısıydı. Öylesine ki, yanan evlerinden kalan hiçbir eşyaları da olmadığı halde, Suriyeli komşularının verdikleri ödünç eşyalarla durumlarını idame etmekteydiler. Sağolsun Fatma hanım sığınmacıların evlerine ulaşıp fotoğraflama ve tespitler yapmış, yakın çevresini harekete geçirip himmet sahiplerinin ilgilenmelerini sağlamıştı. Muhtemelen herkesin çevresinde bu tür örnekler vardır.

 

Lakin bunun ötesinde ülke sathında korona günlerini bizlerle birlikte geçiren ve artık yaşadıkları dramlara iyiden iyiye empatiyle yaklaştığımız göçmenler meselesi daha geniş boyutlarıyla arzı endam etmekte.  

 

Bu bağlamda Gelecek Partisi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Politikaları Başkanlığı bir rapor hazırlamıştı. Muhtemelen bugün yayınlanacak olan raporun kısa bir özetini sizlerle paylaşmakta fayda mülahaza ediyorum.

 

Rapor öncelikle yetkililere yönelik olarak; 

 

“Geri Gönderme Merkezleri ve Geçici Barınma Merkezleri’nden salgın nedeniyle karantinaya alınan kişi var mıdır? Varsa, kaç kişidir? Buralarda salgına karşı önlemler alınmış, karantina için uygun ortam hazırlanmış mıdır? ‘Geri Gönderme Yasağı’ ilkesine riayet edilmekte midir? Edirne ili Pazarkule sınır kapısında günlerdir zor şartlarda bekleyen göçmenler ve çalışan kamu personelleri için bölgede gerekli ve yeterli sağlık hizmetleri sağlanmış mıdır?” gibi sorular yer almakta.

 

Öneriler olarak da kısaca özetlersek;

 

-İçişleri Bakanlığı ve ilgili bakanlıklar ile belediyeler Türk vatandaşlarına ve göçmenlere yardım etmek isteyen yerel STK’ları teşvik ve koordine etmelidir.

 

-Geçici Barınma Merkezleri karantina koşullarına uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir.

 

-Geçici Barınma Merkezleri için kriz masası oluşturulmalı, virüsle mücadelede uzman sağlık ekipleri sağlanmalıdır. Sağlık ekiplerine tam teşekküllü koruma ekipmanları verilmelidir.

 

-Yaşlılara yardım sepeti temin edilmeli, sterilizasyon ve hijyen malzemelerinin dağıtımı yapılmalıdır.

 

-Adalete erişim hakkının kullanılabilmesi için, sınır dışı kararına itirazda yedi gün sınırlandırmasının kaldırılması ve kanunda belirtildiği gibi itiraz etmek isteyenlerin etkin bir şekilde bu hakkı kullanması sağlanmalıdır.

 

-Göçmenlerin koronavirüs salgınının görüldüğü yerlere/ülkelere sınır dışı edilmemesi gerekmektedir.

 

-Uluslararası koruma başvuru ve statüsü sahipleri yasal düzenlemelerle ivedilikle tekrar genel sağlık sigortası kapsamına alınması sağlanmalıdır.

 

-Hem gıda yardımı hem de hijyen malzemesi dağıtımı yapılmalı, bilgilendirici broşür, el ilanı dağıtılmalıdır.

 

-Geçici Barınma Merkezleri ve Geri Gönderme Merkezleri dışında kalan göçmenlerden işlerini kaybedenlerin kira/konaklama giderleri en az 2 ay devlet tarafından karşılanmalıdır.

 

-İşlerini kaybeden ancak işsizlik maaşından yararlanamayan vatandaşlara aynı hizmet sağlanmalıdır. İşsizlik maaşı alabilmek için son 3 yılda 600 işgünü çalışma gibi zorlayıcı maddeler kaldırılmalı ve işsiz kalan her vatandaşa işsizlik ödeneği ödenmelidir.

 

 

Gelecek Partisi’nin raporunu hazırlayan ekibin içinde yıllardır göçmenler, sığınmacılar ve Suriye meselesiyle ilgili masada da sahada da değerli çalışmalara imza atmış kişiler var. Ve raporda, özetlediklerimizin ötesinde -uluslararası hukuku içrek- uyarılar da mevcut.

 

Elbette devletin de bu maddelerin bir kısmıyla ilgili (Sahra hastanesi ve sağlık ekipleri konuşlandırma gibi) çalışmaları basına yansıdı, lakin yeterli olup olmadığı ve daha nelerin yapılabileceğiyle alakalı sivil-yarı resmi önerilerin de dikkatle takip edilmesinde fayda var.

 

Sahayı iyi bilenlerin şu önemli uyarısıyla bitirelim;

 

“Devletin BM ve Yerli ve Yabancı STK’ları iyi örgütlemesi gerekiyor. Zira bunların önemli bir kısmının bütçeleri para dolu.

Göçmenlere ve mültecilere yardım etmek isteyen yerel ve uluslararası STK ve BM kurumları ile koordineli bir şekilde çalışılması gerekmekte. Böylelikle yardımların sadece göçmenlere de değil, göçmenlerin yaşadığı bölgelerdeki ihtiyaç sahibi yerel halka da yapılması sağlanabilir ki bu da zaten elzemiyet içermekte. Aynı şekilde devlet kurumları da (Belediye, AFAD, Sosyal Yardımlaşma, Valilik vs.) yardım yaparken sadece bölgedeki vatandaşlara değil; o bölgelerde yaşayan göçmenlere de yardım etmelidir.”

 

Değerli ve dikkate alınması gereken uyarılar bunlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEHMET ŞİMŞEK İLE HASBİHAL

  Sayın Şimşek sözlerimiz size, tekil olarak şahsınıza. Geleceğinizi duyduğumuzda tüm ümit kırıklıklarımıza, tüm birikmiş öfkelerimize rağmen nasıl da umutlanmıştık. İşinin ehli, rasyonel politikalara yol verecek, gelirken kimbilir ne pazarlıklar etmiş, birilerine rağmen göğsünü entrikalara siper etmiş, mevcut sistemin tüm olumsuzluklarının sürdüğünü bildiğimiz halde, doğru bildiklerinden asla taviz vermeyecek idolümüz olmaya adaydınız! Yalnızca biraz zamana ihtiyacınız vardı ki ondan da bizde bolca vardı. Son yedi yılı yara berelerle atlatmış gaziler olarak, ümitlerimizin kırıntılarını tane tane toplayıp soframıza koyacağınızı dört gözle beklemekteydik! Bizi seraptan uyandıran şey Meclis konuşmanız oldu. Tüm “acabalar”a rağmen artırmaya çalıştığımız umutların bir kez daha törpülenmesine sebebiyet verdi. Onca yaşadığımız kabustan sonra zihinlerde “Rasyonel politikalar gütmeye çalışan bir teknokrat” olarak kalmanız iyi olurdu. Selefleriniz kötü yönetime beceriksiz siyasetlerini ...

Hoca derslere devam ediyor (2) 05.06.2020

“Bugün, Türkiye’de bir ekonomik kriz yaşadığımız için siyasal kriz yaşamıyoruz. Tam tersine,  bir siyasal kriz, hukuk krizi, adalet krizi ve en önemlisi yönetim krizi yaşadığımız için ekonomik kriz yaşıyoruz.”   Hocanın 1 Haziran konuşmasındaki bu sözleri hukukun keyfileşmesi, adaletin erimesi, özgürlüklerin baskı altına alınmasının ülkelerin ekonomik ve sosyal krizlere kapılmasındaki sebep-sonuç ilişkileri yasasını özetliyor. Sebepler zincirinin sonucu olan siyasal krizler ekonomik yönetimindeki çelişkileri de, krizleri de tetikleyip derinleştiriyor.   Bu meyanda virüs salgınıyla literatüre girip kullanılan “normalleşme” olgusunun, sadece berberlerin, AVM’lerin açılmasına atfen değil, memleketin diğer sorunlarıyla bağlantılı sadra şifa yönelimler için vesile kılınması niyazıyla ilkesel boyutta irdeliyor hoca:   “Bu nedenle, normalleşme kavramını ülkenin nefes borularının açılması, dinamizminin önündeki engellerinin kaldırılması ve gençlerimizin yaratıcılığını körelt...