Ana içeriğe atla

Zekiye Ataç kaçabilir, tutun kapıları! 03.03.2020

 Ahmet’i tanıyorsunuz.


Hastalığı dördüncü evresine girdi.

Tedavisi Almanya’da yapılacaktı,

Ahmet’in morale ve bakıma ihtiyacı vardı,

Annesini yanına istiyordu.

Zekiye Ataç, hem maddi zorlukların aşılması,

Hem de pasaport tahdidinin kalkması için mücadele başlattı.

Sosyal medyadan destekler çığ gibi büyüdü.

Adana, Mersin, mahkemeler, havaalanı derken,

mekik diplomasisi aileyi canından bezdirdi.

Karşıdan bakıldığında “burada bir bit yeniği var” dedirten cinsten bir süreç bu.

Allah kimselere böyle imtihan vermesin.

Bir taraftan mülteciler Avrupa’ya gitsin diye kapıları sonuna kadar aç, diğer taraftan tedavi için çocuğuyla birlikte olmak zorunda olan bir anneye engel üstüne engel çıkart.

Elbette “ne alaka”. Elbette “o başka, bu başka”. Nasıl da yakaladınız çelişkiyi(!)

Hah tam da bunu söylüyorum. Buradaki çelişkiyi görün artık!

Hukuktan falan geçtik artık. O yargının nerede kimler için nasıl işlediğinin örneklerine baktığımızda, “efendim, hukuk falan diyorsunuz ya, burada da hukuk işliyor az sabır” diye gönlünden geçirenlere Allah böyle acı yaşatmasın.

Dedik ya hukuk onların olsun, yahu insan pragmatik siyaset adına propaganda, popülizm adına şu olaya el atıverir. ‘Bu gittikçe aleyhimize işleyen bir süreç’, der de azıcık korkar. “Korku!?” mu dedim ben, dilim sürçtü herhalde.

Kara mizaha bakın hele. Ahmet’in annesinin herhangi bir mahkemeden yurtdışı yasağı yok şu an! Ama Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin anne Zekiye Ataç'ın sosyal medyada oğlu için çırpınışlarından ötürü açmış olduğu bir dava var. Gidişin engellenmesi de sadece bundan!

Anne, devletin geciktirdiği adaleti sosyal medyada aradığı için suç mu işlemiş yani! Hadi ki işlemiş olsun, tamam yargıla gıyabında ama bırak oğlunun tedavisi için gitsin yurt dışına.

Hadi artık bitsin bu çile.

Hukuk istemiyoruz, bürokrasi de.

Az vicdan

Açın bi telefon…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEHMET ŞİMŞEK İLE HASBİHAL

  Sayın Şimşek sözlerimiz size, tekil olarak şahsınıza. Geleceğinizi duyduğumuzda tüm ümit kırıklıklarımıza, tüm birikmiş öfkelerimize rağmen nasıl da umutlanmıştık. İşinin ehli, rasyonel politikalara yol verecek, gelirken kimbilir ne pazarlıklar etmiş, birilerine rağmen göğsünü entrikalara siper etmiş, mevcut sistemin tüm olumsuzluklarının sürdüğünü bildiğimiz halde, doğru bildiklerinden asla taviz vermeyecek idolümüz olmaya adaydınız! Yalnızca biraz zamana ihtiyacınız vardı ki ondan da bizde bolca vardı. Son yedi yılı yara berelerle atlatmış gaziler olarak, ümitlerimizin kırıntılarını tane tane toplayıp soframıza koyacağınızı dört gözle beklemekteydik! Bizi seraptan uyandıran şey Meclis konuşmanız oldu. Tüm “acabalar”a rağmen artırmaya çalıştığımız umutların bir kez daha törpülenmesine sebebiyet verdi. Onca yaşadığımız kabustan sonra zihinlerde “Rasyonel politikalar gütmeye çalışan bir teknokrat” olarak kalmanız iyi olurdu. Selefleriniz kötü yönetime beceriksiz siyasetlerini ...

Aliya! - Acilen anlaşılmayı bekleyen tecrübe ve bilgelik 19.10.2020

Onun, yarım asırdan fazlası bir yana, özellikle otuz yıl önce yaşadığı tecrübelerin ona kattıklarından damıtılmış sözleri, uyarıları, teklifleri hala anlaşılmayı bekliyor. Hangi siyasal süreci yaşarsanız yaşayın, bir evresinde karşınıza o çıkıp size çağdaş dünyada nasıl, hangi ölçütlerle düşünmeniz ve davranmanız gerektiğini hatırlatıyor. Savaş ya da barış şartları farketmiyor. Coğrafyalar anlamsızlaşıyor. İyi ve güzel olan herşeyin adını İslam koyuşu mesajını da evrenselleştiriyor. İki kaynağa dayanıyor: Biri vahiy ve kültürü, diğer insanlık tecrübesi. Tümünü tevhid akidesinin çağdaş yorumlarında mezcederek Müslümanlara ve insanlığa sunuyor. Ontoloji, epistemoloji, ahlak, siyaset, hukuk, felsefe; tümü birden onun yaşam alanından süzülerek gelen erdemlerin işe yarar, dişe dokunur şekilde harmanlandığı bir gerçeklik alanı olarak neşvünema buluyor. Boşa konuşmadığını, “felsefe” yapmadığını, “reel siyaset”in nefsine hoş gelene taviz vermediğini hayatı ispat ediyor. Yaşamadığını önermediği...

Gelin bu bataklıktan ortak akıl ve elbirliğiyle çıkalım! 11.12.2020

Halk Radyo’da Gelecek Partili avukat Hasan Seymen ile Türkiye’de her kesimden ve her alandan OHAL KHK mağdurunun yakından tanıdığı KHK’lı hukukçu Levent Mazılıgüney’in programını takip edebildiniz mi bilmiyorum. Değilse mutlaka izlemelisiniz.   (https://www.youtube.com/watch?v=oL__kWsdi_Y&feature=youtu.be&ab_channel=HalkRadyo)   Programda Türkiye’nin son yıllarda içine girdiği yargı ve hukuk girdabının MR’ı çekilirken, aslında reform denilen şeyin de bugüne dek çiğnenegelen normların, yasaların uygulanmasının gerekliliğinden daha fazla bir şey olmadığı anlatılmaya çalışıldı.   Mazılıgüney, üzerinden dört buçuk yıl geçmesine rağmen halen devam eden operasyonlardan duyduğu endişeleri belirterek başladı analizlerine. Haksız değildi, içlerinde beraat eden ve soruşturmaları halen devam eden insanların da bulunduğu bu operasyonlara duyulan ihtiyaç gerçekten de devletin hala kendisi için yeterli güven ortamını sağlayamayışından mı kaynaklanmaktaydı yoksa toplumu yönetmed...