Ana içeriğe atla

Suriyeliler ve entegrasyon politikaları 29.08.2020




29 Ağustos Cumartesi günü, Medipol Üniversitesi öğretim üyelerinden ve Karadeniz Stratejik Araştırma Merkezi (KASAM) Akademik Kurulu Üyesi Prof.Dr.Bekir Berat Özipek’in öncülüğünde düzenlenen “Sığınmacılara Yönelik Artan İhlaller ve Çözüm Perspektiflerini Birlikte Somutlaştırmak” başlıklı istişare toplantısına katıldık.

 

Göç İdaresi ve Adalet Bakanlığı’ndan da yetkililerin olduğu, Suriyeli ve Türkiyeli pekçok STK temsilcisi, akademisyen, hukuk ve bilim adamlarının katkıda bulunduğu toplantıda, genellikle Suriyeli sığınmacıların sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin görüşler serdedildi.

 

Aldığım notları kısa kısa sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

  • Suriyelilere dönük son dönemde artan şiddet, öldürme olayları ve birtakım siyasetçilerin sosyal medyada körükledikleri “nefret dili” ilişkisi

 

  • Mağduriyete uğrayan Suriyelilerin, emniyet bürokrasisinin kendilerine dönük ya umarsız ya da suçlayıcı tutumlarından ötürü; hak aramak için karakola gitmekten, bürokrasiyle ilişkiye girmekten korkmaları

 

  • Dil, hukuk bilmezlik vb. sorunlardan ötürü bürokrasiyle Suriyeliler arasında oluşan iş takipçisi üçüncü tarafların, sığınmacılar için ciddi maddi vb. külfet haline dönüşmesi

 

  • Suriyeli ve Türkiyeli uzman ve hukukçulardan oluşan, sorunların çözümünde odak noktası olacak ortak bir OFİS’in oluşumu düşüncesi. (Suriyeli hukukçulara sığınmacı hukukuyla ilgili Türk hukuk sistemine ilişkin eğitim verilip sorunların çözümünde kendilerinden istifade edilmesi)

 

  • OMBUDSMAN’lık müessesesiyle ilgili Suriyelilerin bilgilendirilmesi çabaları 

     

  • 9 yıllık süreçte gerek yardım politikaları, gerekse ihtiyaçlar konusunda değişen şartların ve bunlara ilişkin çözümlerin masaya yatırılması

 

  • Suriye’nin İdlib, Cerablus gibi çeşitli bölgelerinde vatandaşlık alamayan 18 yaş altı 1.200.000 vatansız çocuğun ileride yaratacağı sorunlar için şimdiden çözümler üretilmesinin gerekliliği (Mesela Azez’de gerekli işlemlerin tamamlanması için Esed rejimine bağlı bölgelerden birtakım evraklar talep edilmesindeki garabetin önlenmesi)

 

  • Oldukça gecikilen bir GÖÇ Bakanlığı’nın kurulmasının elzemiyeti

 

  • Irkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarını engellemede cezaların artırılmasının yanında, toplumu pozitif anlamda eğitici-bilinçlendirici propagandif girişimlerde bulunulması. (Örneğin Arapça-Türkçe yayın yapacak TRT Kürdi benzeri bir TV Kanalı ve Radyo’nun kurulması. Yapılacak programlarla hem sığınmacıların sorunlarının çözümünde bilgilendirilmeleri; hem de belgesel, dizi film gibi görsele de hitap edecek prodüksiyonlarla toplumdaki empatinin gelişiminin sağlanması. TRT’nin de bu alanda öncülük etmesi için teşvik edilip belgesel, uzun metraj ve dizi filmlerle entegrasyon politikalarını kolaylaştırma ve yabancılaşmayı engellemede bu araçları kullanma)

 

  • Geniş katılımlı bir organizasyon oluşturup entegrasyon politikalarına ilişkin üzerinde iyi çalışılmış bir rapor taslağının hükümete sunulması

 

  • Suriye’de savaş sona erse bile Suriyelilerin önemli bir kısmının dönmeyeceği gerçeğinden hareketle “BirlikteYaşam” fikrine toplumu alıştırmak ve bununla ilgili olumsuz önyargıları kırmak adına ve entegrasyon politikalarının uygulanmasında hükümetin ve muhalefet partilerinin de elini güçlendirici bir atmosferin oluşumuna gayret sarfetmek

 

  • Sığınmacıların yaşadığı toplumsal hadiselerle ilgili doğrudan ve yerinden bilgi alabilmek için bir bilgi havuzu oluşturup hızlı bir dayanışma ağı oluşturmak

  

  • Başat sorunlardan olan Kimlik sorunu

 

  • Nakil işlemlerindeki zorluklar

 

  • Suriye’ye gidip gelenlerin kimliklerinin iptali yüzünden yaşanan sorunlar

 

  • Tercüman yokluğu, avukat bulamama gibi sorunlardan ötürü gerekli düzeyde yapılamayan savunma boşluğunun yarattığı haksız hüküm giymeler. (Haksız yere cezaevine girip çıkmalar)

 

  • Yük getirici gereksiz taleplerden ötürü konsolosluk işlemlerinde yaşanan rüşvet, aracılar vb. sorunların çözümü

 

  • Vatandaşlık statüsü yolunun kolaylaştırılması

 

  • Sayıları binlerle ifade edilen Suriyeli-Türkiyeli evliliklerinde çok pahalı olan Suriyeli pasaportu gibi müeyyidelerin hafifletilmesi

 

  • YÖK’teki ayrımcı düzenlemelerin değiştirilip güncellenmesi

 

  • ‘Çalışma İzni’ alma koşullarının kolaylaştırılıp iyileştirilmesi, sigorta, hatta Sendikal oluşum gibi girişimlerle ilgili çalışmalara başlanması

 

  • Bir uluslararası hukuk yasağı olan “Geri Gönderme”yi kolaylaştıran uygulamalardan vazgeçilmesi (Kayıtlı olduğu illere göndermenin yarattığı mağduriyetler bir yana, bizatihi sınır dışı etmeye dönük uygulamalara son verilmesi)

 

  • Eğitim alanıyla ilgili sorunların raporlaştırılması. Pratikte pekçok öğrencinin okullara kayıt yaptıramamasının getireceği sakıncaların görülüp gerekli düzenlemelerin yapılması ve ayrımcılığa maruz kalan sığınmacı öğretmen ve öğrenciler konusunda gerekli tedbirlerin alınması, kanunların çıkarılması, varolanların uygulanıp uygulanmadığının takip edilmesi

 

Öncelikle programı düzenleyen KASAM’a ve öncülük eden Bekir Berat Özipek kardeşime yürekten teşekkürler.

 

Sorunlar çok, çözüm önerileri dağınık. Suriyelilerin kendileri de bugüne dek ortak ve geniş katılımlı bir organizasyona sahip olma becerisini serdedebilmiş değil. Tabii bu sorumlulukta onlara destek olma konusunda bizlerin de payı yok değil.

 

Maalesef sosyolojik anlamda gelişen, büyüyen ve derinleşen sorunlar siyasetin de elini zorlaştırmakta. Lakin, hem sığınmacılar hem de bizlerin yüzleşmek zorunda olduğu bir gerçek var, o da bundan sonra artık birkaç nesil birlikte yaşayacağımız. O halde sistemli, planlı bir “ENTEGRASYON POLİTİKALARI” gerçeğiyle yüzleşmekte daha fazla geç kalmamamız gerektiği ortada.

 

Devlet-siyasi partiler-sivil toplum hep birlikte elele vererek bu meyanda gerçekleştirilecek sosyal politikalarla ilgili tüm tecrübelerimizi birleştirme, gerekirse dışarıdan destek alma (mesela Almanya gibi ülkeleri iyi inceleme) yoluna bir an evvel girmeliyiz.

 

Hesapları Suriye sahasındaki gelişmelere göre yapmayı çoktan terk etmemiz gerekiyordu.

 

Irkçılığın yükselmesinin de, sığınmacıların gettolaşıp kendilerini yaşadıkları ülkeye yabancı hissedip sorunlu nesiller üretiminin de engellenmesinin yolu rasyonel akıl ve vicdanın rehberliğinden geçiyor.

 

Hükümetin tabanı tarafından sıkıştırılmasından mütevellit olumsuz popülizminin, duyarlı muhalefetin de aynı popülist dalgadan etkilenerek bu konuda ketum kalmak zorunda oluşunun engellenmesi ve yepyeni bir sinerji oluşumu için elele vermeliyiz!  

 

Acele edelim, geç kalıyoruz!..       

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MEHMET ŞİMŞEK İLE HASBİHAL

  Sayın Şimşek sözlerimiz size, tekil olarak şahsınıza. Geleceğinizi duyduğumuzda tüm ümit kırıklıklarımıza, tüm birikmiş öfkelerimize rağmen nasıl da umutlanmıştık. İşinin ehli, rasyonel politikalara yol verecek, gelirken kimbilir ne pazarlıklar etmiş, birilerine rağmen göğsünü entrikalara siper etmiş, mevcut sistemin tüm olumsuzluklarının sürdüğünü bildiğimiz halde, doğru bildiklerinden asla taviz vermeyecek idolümüz olmaya adaydınız! Yalnızca biraz zamana ihtiyacınız vardı ki ondan da bizde bolca vardı. Son yedi yılı yara berelerle atlatmış gaziler olarak, ümitlerimizin kırıntılarını tane tane toplayıp soframıza koyacağınızı dört gözle beklemekteydik! Bizi seraptan uyandıran şey Meclis konuşmanız oldu. Tüm “acabalar”a rağmen artırmaya çalıştığımız umutların bir kez daha törpülenmesine sebebiyet verdi. Onca yaşadığımız kabustan sonra zihinlerde “Rasyonel politikalar gütmeye çalışan bir teknokrat” olarak kalmanız iyi olurdu. Selefleriniz kötü yönetime beceriksiz siyasetlerini ...

Aliya! - Acilen anlaşılmayı bekleyen tecrübe ve bilgelik 19.10.2020

Onun, yarım asırdan fazlası bir yana, özellikle otuz yıl önce yaşadığı tecrübelerin ona kattıklarından damıtılmış sözleri, uyarıları, teklifleri hala anlaşılmayı bekliyor. Hangi siyasal süreci yaşarsanız yaşayın, bir evresinde karşınıza o çıkıp size çağdaş dünyada nasıl, hangi ölçütlerle düşünmeniz ve davranmanız gerektiğini hatırlatıyor. Savaş ya da barış şartları farketmiyor. Coğrafyalar anlamsızlaşıyor. İyi ve güzel olan herşeyin adını İslam koyuşu mesajını da evrenselleştiriyor. İki kaynağa dayanıyor: Biri vahiy ve kültürü, diğer insanlık tecrübesi. Tümünü tevhid akidesinin çağdaş yorumlarında mezcederek Müslümanlara ve insanlığa sunuyor. Ontoloji, epistemoloji, ahlak, siyaset, hukuk, felsefe; tümü birden onun yaşam alanından süzülerek gelen erdemlerin işe yarar, dişe dokunur şekilde harmanlandığı bir gerçeklik alanı olarak neşvünema buluyor. Boşa konuşmadığını, “felsefe” yapmadığını, “reel siyaset”in nefsine hoş gelene taviz vermediğini hayatı ispat ediyor. Yaşamadığını önermediği...

Gelin bu bataklıktan ortak akıl ve elbirliğiyle çıkalım! 11.12.2020

Halk Radyo’da Gelecek Partili avukat Hasan Seymen ile Türkiye’de her kesimden ve her alandan OHAL KHK mağdurunun yakından tanıdığı KHK’lı hukukçu Levent Mazılıgüney’in programını takip edebildiniz mi bilmiyorum. Değilse mutlaka izlemelisiniz.   (https://www.youtube.com/watch?v=oL__kWsdi_Y&feature=youtu.be&ab_channel=HalkRadyo)   Programda Türkiye’nin son yıllarda içine girdiği yargı ve hukuk girdabının MR’ı çekilirken, aslında reform denilen şeyin de bugüne dek çiğnenegelen normların, yasaların uygulanmasının gerekliliğinden daha fazla bir şey olmadığı anlatılmaya çalışıldı.   Mazılıgüney, üzerinden dört buçuk yıl geçmesine rağmen halen devam eden operasyonlardan duyduğu endişeleri belirterek başladı analizlerine. Haksız değildi, içlerinde beraat eden ve soruşturmaları halen devam eden insanların da bulunduğu bu operasyonlara duyulan ihtiyaç gerçekten de devletin hala kendisi için yeterli güven ortamını sağlayamayışından mı kaynaklanmaktaydı yoksa toplumu yönetmed...